Nerede o eski bayramlar…(?)

şeker            Ramazan yaklaştığında oruç ile ilgili tartışmalar, cinsellik ile dini öğretilerin kesiştirilme çabaları, uzmanlar uyarıyor şeklinde ramazan süresince uyulması gereken diyet programları,  ve daha sayamadığım nice haberler hicri takvime bağımlı bir döngüsellikle her yıl karşımıza çıkar. Bayram zamanının yaklaşması ile bu sefer de nerde o eski bayramlar haberlerine maruz kalırız.  Eski örf adetlerden örneklerin verildiği, bayramların tatil değil de ailelerin bir araya geldiği özel günler olduğunun hatırlatıldığı yüzlerce paylaşıma rastladık sosyal medya da. Bu hicri takvime bağımlı döngüsellik  ile yeni kuşağın bayramları tatil olarak değerlendirme çabasında bir bağlantı olabilir mi?

harclik-    Her ailenin belli aralıklarla yaşadığı, kimi zaman çözmesinin bir hayli zaman aldığı krizleri mevcuttur. Bu krizlerin bayram ve benzeri tarihlerde toplandığını söylersek çok da haksız sayılmayız. Bu bayram kimin tarafına gidilecek? Eşimin annesi ile de konuşmuyoruz ama mecbur el öpmek lazım, ya o sırada ters bir laf söylerse, şu miras olayının konuşulması lazım abimlerle, vs.. Bu örneklere eminim sizde okurken yenilerini katıyorsunuz.

Bir de maddi kriz olayı var. Seksenlerde bankalar günümüzde olduğu gibi bol keseden kredi vermiyorlardı. Kredi kartı sistemi ile kimseye çaktırmadan borçlanma şansı da olmayınca ailelerin banka gibi kısa vadeli nakit ihtiyaçlarını karşılayan amcaları dayıları komşuları olurdu. Eminim siz de ailenizden bir isim geçirdiniz aklınızdan. Ve elalem denilen örgütün bir şey deme ihtimaline karşın bütün hayatlar kısıtlanırdı. Falanca amcaya borcu varken eve televizyon alınmaz, tatile gidilmez vs. Borcunu ödeyebilecek seviyeye gelene kadar ilgili amcaya ziyaret süreleri uzar ve mümkün olduğunca kaçınılmaya çalışılırdı. Bu durumdan kaçamayacağınız ve yüzleşme zorunda olduğunuz zamanlar malum bayram zamanları. Bu durumun anksiyetesi (kaygısı) döngüsel olarak her yıl tekrarlanırdı o zamanlar. Ve farkında olunmadan seksenlerin çocuklarına bu kriz beklentisi her bayram öncesinde hissettirildi. Anneler kız çocuklarına bayram temizliği adı altında tüm streslerini aktarırken, erkek çocuklarının yaramazlıklarına olan tahammül bayram yaklaştıkça azalırdı.

Krizleri teğet geçme isteği ne yazık ki sadece devletlerde olmuyor. Her birey kriz beklentisi olan zamanlardan kendini sakınmaya ve bu krizi teğet geçirebileceği alternatif planlara ya da bahanelere sığınıyor. Tüm çocukluğu bu hicri takvime göre döngüsel krizler ve kriz beklentisinin doğurduğu ailesel anksiyete bozuklukları arasında geçen bireylerden bahsediyoruz. Büyüyüp, hayatları ile ilgili kararları alabilme yeterliliğine kavuştuklarında, döngüsel krizlerin teğet geçmesi için kendilerince bir savunma ve korunma mekanizmasını devreye sokuyor olabilme ihtimalini aklımızın bir kenarında tutmalıyız. En kullanışlı savunma mekanizması vaktin de dar olduğunu öne sürerek alternatif tatil planlarının arkasına sığınmak olabilir.tatil

Kendi ebeveynlerinin anne ve babalarını mutlu etmek için ömürlerini feda ettiklerini gören bireyler, buna rağmen ebeveynlerinin hayallerindeki hayatı yaşayamadıklarını ve ellili yaşlarına geldiklerinde aslında o kadar da mutlu olmadıklarını fark ettiklerinde, o eski bayramların yaşanmasının bir aileyi mutlu etmek için yeterli olmadığını düşünüyor olabilir. Bir kuşak üstün mutluluğu tabi ki önemlidir. Onlara gerekli ilgiyi ve değeri hissettirmekten geri kalmadan ortak müştereklerde buluşmak imkansız değildir. Aile büyüklerinin haklı isteklerini karşılamaya çalışırken, yeni kurdukları ailenin mutluluğunu feda etmeden, şu an ki kuşağın mutluluk dengesinin de dahil edildiği yeni ve dengeli bayramlar geleceğin kuşağının yani bugünün çocuklarının bu hicri takvime bağımlı kriz beklentisinden kurtulmasına ve daha sağlıklı bayramlar yaşamasına faydası olabilir. Ama yine de krizleri ile sevinçleri ile, biriktirilen iyi ya da kötü hikayeleri ile, pek de haksız sayılmazsınız. “Nerede o eski bayramlar…”

Yorum bırakın