
İyi insanlar her zaman iyi aileler inşa edemeyebilir ancak iyi aileler genelde iyi insanlar inşa ederler. Dünyayı daha yaşanır kılmak istiyorsak değişime başlamak için yüzümüzü ailelere ve onların dinamiklerine çevirmekten başka çaremiz yok. Her bilim kendi içerisinde aileyi ve onun kendine has özelliklerinin kendi disiplinlerine yansımalarını incelemeye başladı. Aile psikolojisi, aile sosyolojisi, aile danışmanlığı, aile hekimliği artık adını sıkça duyduğumuz bilimsel bilim dalları olarak karşımıza çıkıyor. Tüm kültürlerde birleşme bir araya gelme ve saflığın sembolü olarak geçen aile kavramı herkeste ortak ve olumlu düşünceler oluşturan bir sıfat olarak da kullanımına rastlamaktayız. Aile oteli, aile arabası, aile filmi, aile çay bahçesi gibi daha bir çoklarını saymak mümkün. Genel olarak tek başına aileyi sıfat olarak kullanmak istediğimizde yaş gözetmeksizin herkesin ihtiyaçlarına karşılık veren, herkesimin gelişim ve kültürel yapısına hitap eden ortak kabul görmüş bir normdan bahsettiğimizi söylersek yanılmış olmayız. Hal böyleyken aile içi aldığımız kararlar ve yönetim tarzımız ne kadar aile sıfatının kapsamı içerisinde kalıyor? Aile içi iletişim modellerimiz ve karar alma mekanizmalarımız, ödül ceza sistemlerimiz ve iş bölümlemelerimiz herkesin ihtiyaçlarına, gelişim basamaklarına ve kültürel altyapısına uygun olup olmadığına dikkat ediyor muyuz?
Bir makale geçti elime yakın zamanda. Wall street journal da 2013 yılında yayınlanmış. Okumak isteyenler için linki yazımın sonunda mevcut.* Starr ailesi ezber bozan bir yöntemle aile içi yönetimini planlamayı seçiyor. Evin babası David yazılım mühendisi, yaşları 10 ile 15 yaş arası 4 çocuğa eşi Eleanor bakıyor. Aile içi yönetim sorunlarını çözmek için David’in çalışma ortamına odaklanmayı tercih ediyorlar ve aileyi “Agile” metodu ile yönetmeyi deniyorlar. Agile metodu çalışanlar küçük gruplara ayrılıyor ve çok kısa zaman dilimlerinde işler yapılıyor. Yöneticilere büyük duyurular yaptırmak yerine takım kendi kendini yönetiyor. Sürekli geri dönüş alıyorsunuz. Günlük güncelleme seanslarınız ve Haftalık değerlendirmeleriniz var. Bu teknik bizim ailede tutmaz dediğinizi duyar gibiyim. İş yaşamının stresinin aile ortamına taşınacağı ile kaygılarınızın olması ve aile dinamiklerinin işyerindekilerden farklı olduğu ile ilgili düşüncelerinizin olması oldukça normal. Bu metod çalışanların kurumsal bağlılığını arttırdığı gibi karar alma mekanizmalarındaki söz sahibi olma durumuna bağlı motivasyon ve özgüven artışına neden oluyor. Ailelerimizdeki her bir bireyin daha fazla motive olmaya ihtiyacı var. Kurumsal bağlılığın artmasına az da olsa faydası olacaksa (ki ben oldukça faydalı olacağı kanaatindeyim) sizce de denemeye değmez mi?
Büyük şirketlerin ekip toplantılarında kocaman beyaz silinebilir tahtalar üzerinde herkesin sorumlulukları yazılı olur. Bunu ailemize nasıl uyarlayacağız derseniz gün içerisinde herkesin yapması gereken sorumluluklar küçük büyük ayrımı yapmadan bir liste şeklinde buzdolabına asılır.
- Yüzünü yıka
- Kahvaltını hazırla
- Bulaşıkları makineye koy
- Akvaryuma yem at
- Çantanı hazırla
Her birey için belirlenmiş bir liste vardır ve yapılan işin başına bir onay işareti konur. Büyüklerin iş ortamlarında bu onay işaretini atarken aldıkları hazzı düşündüğünüzde çocuklarınızda bir işi daha halletmiş olmanın verdiği gururu hayal etmek hiç de zor olmayacaktır.
Gelelim haftalık aile toplantılarına. Agile metodunun ışığında aile bireylerine şu sihirli üç soruyu sormalıyız.
- Bu hafta ailemizde ne yolunda gitti?
- oyuncakları toplamak
- dedemleri arayıp hal hatır sormak
- servis saatinde kapı önünde hazır olmak
- Bu hafta ailemizde ne yolunda gitmedi?
- ödevlerin saat sekize kadar bitirilmesi
- çorapların kirli sepetine atılması
- kendi yatağında uyanma
- Önümüzdeki hafta için ne yapmalıyız?
- daha fazla kitap okuyun
- kirli torbasındaki çorap sayısı kadar (kirli çorap!!) dondurma hakkı
özellikle bu son madde tüm aile bireylerine kendi ödül ve ceza sistemlerini kurma ve bu konuda bir uzlaşma sağlayacağı için oldukça beğenilme olasılığı yüksek. Sonuçta Agile metodunun doğasında ekiplerin kendi kendini yönetmesi var.
Starr ailesi ile vakit geçirme şansı bulan Sunday New York Times yazarı ve televizyon programcısı Bruce Failer mutlu ailelerin sırlarını üç ana başlık altında özetliyor.
Adapte edin. Her ailenin farklı iç dinamikleri vardır. Değişen dünya koşullarında geleneksel aile yapısından günümüze aktarılacaklar arasında aile ritüelleri olması oldukça güzel ancak bunların koşullarının ve zamanlarının modern aile yaşantısına adaptasyonu şarttır. Örneğin aile yemeği her akşam aynı saatte yenmesi şart değil. Ailenin bir arada olması ve günün kısa bir değerlendirilmesi olanağı sağlayan bu ritüelde aile için faydalı ve karar alma süreçlerine etkili kısmı 10 dakika olarak bulunmuş. Geri kalan zaman tuzu uzatır mısın, dirseklerini masaya yaslama gibi rutin konuşmalardan oluşmakta. Öyleyse bu verimli 10 dakikalık sohbet kısmı başka bir öğüne ya da herkes için daha uygun olabilecek yatmadan önceki bir saate kaydırılabilir.
Çocukları yetkilendirin. Ebeveynler olarak emir vermek ve bu emirlerin uygulanmasını istemek olağan bir süreç olarak görülse de işletmelerin çoğu yukarıdan aşağıya inen şelale (waterfall) yönetim tarzının kabul edilemez olduğunu seksenlerin başından itibaren kabul etmeye başladılar. Çocukların daha fazla hata yapmalarına müsade edin ve onların kendi kendilerine yetişmelerine imkan sağlayın. Bruce Failer evlerindeki bir sorunun aşırı tepki vermek olduğunu ve bununla ilgili neler yapılabileceğini ailece tartışılırken ikiz olan sekiz yaşındaki kızlarından birisi “haftada 5 dakika aşırı tepki verme hakkımız olsun” diye bir öneride bulunmuş. Tüm aile bireyleri bu kararı oldukça olumlu bulmuşken diğer kız çocuğu “peki bu 5 dakikayı bir seferde kullanmak zorunda mıyız? Örneğin ben 30 saniye olarak 10 sefer kullanabilir miyim?” diye sormuş. Görüyorsunuz ödül ceza sistemi için ortak mutabakat metni çıkıyor ve alınan kararlarda aileden birilerinin sizi çok şaşırtacak ve belki hiç aklınıza gelmeyecek önerilerle geldiğini göreceksiniz. Çocuklarınızın kendi bütçelerinden hata yapmaları konusunda hoşgörülü olun ve yönlendirme yapmadan hataları farketmelerine imkan sağlayın. Şüphesiz ki şu an 50 TL lik bir bütçeyi uçuruma sürüklemesi, ileride yıllık 50 bin TL lik bir bütçeyi uçuruma sürmesinden ve belki de 500 bin TL lik bir mirası uçuruma sürüklemesinden hem kendisi için hem de makro düzeyde ülke ekonomisi için daha olumlu bir tablodur.
Hikayenizi anlatın Bu aralar bu kalıpla o kadar sık karşılaşıyorum ki. Benim hayatımın çok önemli karakterlerinden birisi olan ve her yol ayrımına geldiğimde bana yeni ufuklarla ilgili cesaretimi arttıran kritik kavşaklarımın başrol oyuncusu Mustafa Burak Su (yazılarına mbrks.com’dan ulaşabilirsiniz) içinde bulunduğu dijital pazarlama sektöründe insanların iç dünyalarındaki hazineleri ulaşmakta en önemli olan şeyin hikaye anlatmak olduğunu söyler ve izlediğimiz her reklam projesinde bu hikayeyi görmek ister. Hatta göremediği zaman da sinirlendiğini hissederim. Agile metodu için hikaye anlatmanın önemine gelecek olursak adaptasyon önemli de olsa kökene inmeyi unutmamak lazım. Şirketlerin yapmış olduğu görev belirleme ve değerleri tanımlama işleminin aileye uyarlanmış kısmından bahsediyoruz. Biz bir aile olarak hangi değerlere bağlıyız? 10 maddeyi geçmeyecek bir liste.
- bir arada olmaya önem veririz
- çözümsüzlük istemeyiz
- çevreye saygılı olmak önemlidir
- ….
Hikaye anlatmanın bir diğer yolu da onlara nereden geldikleri ile ilgili bilgileri sunmak. Bir araştırmada çocuklara çok basit Ne Biliyorsunuz? testi uyguladılar. Büyükanne ve büyükbabalarınızın nerede doğduklarını biliyor musunuz? Anne ve babanızın hangi şehirde liseye gittiklerini biliyor musunuz? Ailenizde zor bir hastalıkla karşılaşan ve o hastalığın üstesinden gelen birileri var mı? Bu testte biliyor musunuz ölçeğinden yüksek puan alan çocukların özsaygısı en yüksek olan ve hayatlarını kontrol etme sezgisi en yüksek olanlar olduğu tespit edilmiş. Geniş bir öykünün parçası olduğunu hisseden çocuklar kendine güveni daha yüksek olan çocuklar olacaklardır. Hikayelerinizi anlatın. pozitif anlarınızı ve negatif anlarınızın üstesinden nasıl geldiğinizi onlara anlatmak, zorda kaldıkları zamanlarda kullanacakları alet çantasına yeni enstrumanlar eklemek olduğunu göreceksiniz.
Agile yöntemine yönelik Bruce Feiler’ın tespitlerini özetleyecek olursak, adapte edin, çocukları yetkilendirin ve hikayelerinizi anlatın. Büyük planlar yapmaya gerek yok, ihtiyacımız olan küçük adımlar, küçük başarılar. Mutluluk bizim bulduğumuz değil yarattığımız şeydir. İyi aileler olsun efendim.
* http://www.wsj.com/articles/SB10001424127887323452204578288192043905634