4 ve 5. sınıf dendiği zaman hemen aklıma küme çalışmaları gelir. Yüz yüze bakan iki sıra ve 6 öğrenciden oluşan hayatımızın ilk ekip çalışmaları.. Bir A kümesi vardı ki ,çalışkan kızlardan oluşan, acayip kıskanırdık ve öğretmenimizin onları daha çok sevdiğinden yakınırdık. Her ay yeni bir dergi ve anlatılması için paylaşılan üniteler ve deneyler.
Eğitim hayatımın en interaktif zamanlarıymış şimdi farkediyorum. Bir keresinde duyu organlarımızla ilgili bir ünitede bana göz düştü. Bir mezbaada saatlerce ineğin parçalanışını izledim ve bekledim. sonunda kasap amca ineğin kafasını parçaladı ve gözlerini bana verdi sağolsun. Bir kavanoz içinde gururla okula getirip sunumumuzda kullanmıştım. Araştırmacı gençlik..
Bir seferinde de tavuklar ile ilgili bir ünitede dedemin bir tanıdığı olan veterinerin yanına gitmiştim. Bir röportaj edasıyla görüşme yaptığımızı sanıyordum ama amca bütün üniteyi dergidekinin aynısı olacak şekilde harfi harfine yazdırmış. Sadece ek olarak “kümeslerde bir horoza 10 tavuk düşer” diye bir cümle eklemiş yani resmen dalga geçmiş. Üniteyi anlatmaya başlayınca ben kendimi büyük işler yapmış sanıyorum. İlkokul öğrencisi olarak meslek grubundan birileri ile ropörtaj yaparak ünite anlatıyorum sanıyorum, meğer dergide yazanları harfi harfine okuyorum. O gün rezil olmuştum ama çok önemli iki şey öğrenmiştim;
“birincisi başkasına yaptırdığın işleri tekrar tekrar kontrol etmelisin çünkü kimse senin işini senin kadar ciddiye almıyor. İkincisi bir kümeste horoz başına 10 tavuk düşüyor.
08.12.2012


