Seçilmişler, Atanmışlar, Öpülmüşler ve Diğerleri…

Terapi derslerden birinde çok hoşuma giden bir metaforla karşılaşmıştım. Bir durum ve bu durum karşısındaki tutum ve davranışlarınızın sorgulandığı oldukça başarılı bir örnek.surprise-birthday-party-ideas-03 Durum şöyle; yorgun argın işten eve dönüyorsunuz. Kapıyı bir açıyorsunuz ki… Sürpriz… Doğum gününüz ve sizin için sürpriz bir doğum günü partisi hazırlanmış. Karşınızda; anneniz, babanız, kardeşleriniz, eşiniz ve çocuklarınız. Ve işte o müthiş soru. İlk kimi öpersiniz?

Cevaplar değişkenlik gösteriyor. Toplumsal öğretilerin arkasına sığınanlar (anamın babamın yanında eşimi nasıl öpeyim vs..), en son gördükleri süreyi sorgulayanlar (mesela kardeşiniz yurtdışından gelmiş ve en son bir yıl önce görmüş olabilirsiniz gibi.), çocukları olmayanlarda  olduğunu varsayalım dediğimizde çocuklarının o anki yaşlarını soranlar ve daha niceleri…

Siyasetle çok ilginiz olmasa da uzak kalamayacağınız bir ülke de yaşıyoruz. Siyasi görüşünüz ne olursa olsun bazı siyasilerin lüzumundan fazla konuştuğunu ve her ortamda karşımıza çıktığını söylersek fazla söylemiş olmayız sanırım. Bu siyasilerin konuşmalarındaki cürret ve özgüvenin arkasında yazının başında sorduğumuz sorunun cevabı gizli. Bu siyasiler seçilmiş kişilerdir.politician Onları oraya taşıyan bir çoğunluk var ve halka seçme şansı verildiğinde onlarca kişi arasından onları seçtiler. Bu durumda gelelim sorumuzun ideal cevabına. İlk öpmen gereken kişi eşindir. Çünkü az önce tanımladığımız kalabalıktaki herkes atanmış sadece bir kişi seçilmiştir. Çünkü saksı değildir o. En çok ona söz vereceksin, ilk onu öpeceksin. Anne ve baban sen dünyaya geldiğinde hatta ondan çok önce sana atanmış kişiler. Kardeşlerin ne yaparsa yapsın değiştiremezsin, görmezden gelemezsin. En çeldirici şık olarak çocukların hadisesine gelirsek. Çocuğun da sana atanmış kişidir. Bu esmer çıktı ben sarışın istiyordum diyemezsin, bakıma muhtaç olabilir, haylazın biri çıkabilir, tüm özellikleri ile benimsersin ve ömrünün sonuna kadar artısıyla eksisi ile kabul edersin. Eşin ise tamamen senin tercihindir. Sarışın istiyordum diyemezsin. o zaman sarışınını seçseydin derler, onunla ilgili değişkenlerin tamamı senin seçimindir. Hayatının bundan sonrasında bu sıfatı taşıması yada taşımaması da dahil her şey senin kararlarının kapsamı içindedir. Atanmışların eskisi olmaz. Eski annem, eski babam, eski kardeşlerim, eski çocuuklarım diyemezsin ama pekala eski eşim diyebilirsin. O senin zorunlulukların arasında değildir. Doğrusuyla yanlışıyla sen seçmişsindir. Aksini iddia ediyorsan bir yerde hata yapıyorsun. Görücü usülü, beşik kertmesi ve daha nicesi sorumluluklarını aldığın sürece karşısında durabileceğin, senin adına verilmiş kararlardır. Bu sorumluluklardan kaçınarak senin adına alınan kararlara itiraz etmediysen bu artık senin kararın demektir. Hepimizin bildiği güzel bir laz atasözü der ki; ya sevdiğini alacaksın, ya aldığını seveceksin (bu cümle tabi ki laz şivesi ile). Eğer seçilmişse söz sahibi olmak istemesini göz ardı edemezsin. Atanmışları susturabilirsin belki ama seçilmiş kişilerin haklı  çığlıklarını duymazdan gelemezsin. Aklında soru işareti kalmadan, tüm toplumsal yargılara kulak asmadan seçilmişini gönül rahatlığıyla öp canım kardeşim.