On dört yaşımda başlayan yatılı okul maceram benim de yoğun çabalarımla 2007 yılında 26 yaşımda bitti. Askeri temelli bir eğitim sisteminden geçtiğim için koğuş kalk nidasına oldukça adapteyimdir.
Kalkmaları standarda bağlanmış olan bu ergen ve ergen irisi grubun yatmaları ne yazık ki aynı standart şartlara bağlanamıyordu. Kimi erkenden yatıyor, kimi ihtiyari etüde (çalışmak isteyenlerin yat yoklamasından sonra koğuşlar bölgesindeki dershaneleri kullanması) kalıyor, kimi koridorlarda ya da ortak kararla uyumamayı tercih eden bir koğuşta sohbet muhabbet edasında gecenin ilk saatlerini geçiyordu. Her şeyi mümkün olduğunca standart olan bu topluluğun birbirinden çok farklı mutlulukta insanlar çıkartmasında bu yatma düzenindeki farklılıklar olduğunu o zamanlar düşünmüşümdür.
Bugün modern toplumlarda askeri ortamdaki “koğuş kalk” nidasının yerini dijital cep telefonu melodileri aldı. Sabah kalkarken genelde zorlandığımız için daha sert ve uyandırması muhtemel melodiler tercih ediyoruz. Çalışan neslin güne başlaması genelde birbirine benzerlik gösteriyor ancak yatma formlarımız arasında birbirinden çok farklı tarzlar mevcut. Bu farklılıkların günümüzün kalitesine, ilişkilerimize, belki de mutluluğumuza olan etkilerinin olma ihtimaline biraz olsun dikkat çekmek istiyorum.
Çocuklarımız için yatma saatleri belirlemeliyiz. Bunun tabi ki çocuğun gelişimi üzerinde oldukça önemli etkileri mevcut. (Büyümeye yardımcı olan hormon (Growth Hormon) yoğun olarak uykuda iken salgılanıyor diye bir tıbbi bilgiyi dip not olarak geçeyim). Çocukların erken yatmasının en az bunun kadar önemli bir başka yararı ise anne ve babalara ebeveyn olarak üstlendikleri rollerden çıkarak, flört ortamının yeniden tesis edilmesi için gerekli zamanı sağlıyor olmasını söyleyebiliriz. Büyüdükleri ortamda flörtü çağrıştıran hareketlerin (ele tutuşma, saçını okşama, kucağına yatarak televizyon izleme, meyve tabağından eşini besleme gibi) çocukların yanında yapılmasının uygun olmadığını düşünen ebeveynlerin sayısı hiç de az değildir. Tercihimiz, bu tür davranışların çocukların önünde de yapılmasıdır. Bundan daha iyi bir ilk cinsel eğitime giriş dersi düşünülemez. Ancak oluşturdukları ebeveyn zırhını çocuklarının önünde kaldırmalarının zor olduğunu düşünen aileler, çocukları uygun saatte yatmaları ile ilgili eğitimi veremediklerinde sadece yatak odalarına sıkışmış ve genelde amacı ve devamı aşikar flört oyunlarına mahkum kalıyorlar.
İlişkileri ebeveyn rolünün ağır zırhı altında ezilip büzülüyor. İlk aşamada ailelerin ulusal kanalların çocuklar için uyarı mesajlarına riayet etmeleri ve “Haydi Çocuklar Uykuya” kampanyasına ailece destek vermeleri ebeveynlikten partnerliğe geçişte ihtiyaçları olan zamanı kazanmalarına yardımcı olabilir.
0-3 yaş çocuğa sahip çiftler hele ki ilk ebeveynlik tecrübesini yaşıyorlarsa birbirilerini çift olarak ihmal etmeleri çok sık karşılaşılan bir durumdur. Hamilelik sonrası hormonlara bağlı normal olarak karşılanılabilen bu durum, zamanla hormonal dengenin normale dönmesine rağmen duygusal anlamdaki geri dönüşte duraksamaya neden olabiliyor. Tiyatroda role girmek diye bir tabir mevcuttur.
İşte bu taze çocuklu çiftler çok eğlenceli olan bu ebeveynlik rolüne bir daha çıkmamak üzere girip, çift rolünü oynadıkları yılların çok uzaklarda kaldığı ile ilgili bir inanış geliştirmeleri söz konusu olabiliyor. İlk merak ile düzülen çocuk odalarındaki beşikler süs olmaktan öteye geçemiyor ve üç kişilik mutlu bir dünyanın çekiciliği bazen ömür boyu mutluluğun garantisi olan iki kişiye bir dünya anlayışının önüne geçebiliyor.
Çocuk ile aynı yatakta yatmasalar bile çocuğu uyutma vazifesini üzerine alan ebeveyn ya çocuğu uyutmaya çalışırken onun yanında uyuya kalıyor ya da uyutup yatak odasına döndüğünde eşini uyumuş halde bulabiliyor. Bu tekrarlayan davranış bir süre sonra ailenin genel gece karakterine dönüşebiliyor.
Yoğun iş temposundan dolayı artık eve iş getirmek rutin bir faaliyet oldu. Hele ki son zamanlarda türeyen iş modellerinde bilgisayar ve internetin hayatımıza girmesiyle birlikte iş işte kalmıyor. “Aileme zaman ayırmalıyım” hipotezini desteklemek için eve getirdiğimiz işleri herkesin yatmaya niyetlendiği zamana sarkıtmayı başarı olarak görebiliyoruz. “Ailemin zamanından değil kendi uyku vaktimden fedakarlık ediyorum” düşüncesi vicdanen bizi rahatlatabiliyor.
Oysa ki tam da bu esnada eş ilişkilerinin önemli düşmanlarından birisinin aynı anda yatağa girememek olduğunu hatırlatmak gerekir. “Sen yat ben biraz daha çalışacağım” dediğimizde eşin yatma saatinden bir ya da iki saat sonra yatağa geçiyoruz. Bu senaryonun en kabul edilebilir kısmı aslında bu davranış. Bir de çalıştığı odadaki kanepede uyuyakalan bir grup var ki bir süre sonra yatakların ayrı olmasını bu çiftler tarafından normal kabul edilebiliyor. Atalarımızdan kulağımıza küpe deyimlerden biri olan bir yastıkta kocayın lafının aksine bu çiftler bir odada bile kocayamayabiliyor. Aynı yatağa geçtiğimizi varsaydığımızda eşimizin iki saatlik uyku farkından dolayı herhangi bir gece macerasından söz etmek oldukça zorlaşıyor. Sabaha ertelenen planlarda ise bu kez erkek ve kadın arasındaki gün içerisinde değişken olan libidonun asimetrik dağılımı devreye giriyor. Sabah fizyolojik olarak uyarılmaya çok müsait olan erkek ile hayatının her döneminde planlı faaliyetlerden mutlu olan, hayatının zaman planlaması ile ilgili kontrolünün kendisinde olmasına özen gösteren kadın arasında üstü kapalı bir fikir ayrılığı oluşuyor.
Kadın sabah için bir macerayı planlamış olsaydı belki yarım saat erken kalkacaktı, şimdi daha duş alacak, saçını kurutacak vs… Bu plansızlıktan rahatsızlığını beden dili ile anlatıyor. Erkek ise plansızlıktan reddedildiğinin farkında olmadan durumu kişiselleştiriyor ve güne berbat bir başlangıç yapması söz konusu olabiliyor.
Güne güzel başlamanın bir numaralı kuralı önceki günü güzel bitirmekten geçiyor. Yatma düzenimizin planlayabildiğimiz ailelerimizde ister üç yaşında çocuğumuz olsun, ister televizyon çağında çocuğumuz olsun ister de eve iş getiren iki kişilik bir ailemiz olsun aynı anda yatağa girmeyi planlayabildiğimiz sürece o günü güzel bitirmiş kabul edebileceğiz.
Daha flört tadında çiftlerin egemen olduğu ailelerimizle mutlu olabilmek adına hadi o zaman şimdilik; Koğuş Yat!!!