“RÖLATİVİTE”

İlkokul 3. sınıf anılarımda kerat cetveli baş sırayı alır. carpim-tablosu_113369Matematikle bir daha sorun yaşamamış olma sebebim öğretmenimin bilemediğimizde elimize cetvelle vurmak kaydıyla ( ki elimiz mükemmel anlamına gelen işaret şeklinde parmak uçlarımızdan alırdık darbeyi) bütün çarpım tablosunu ezberletmesiydi. İki kişiyi kaldırırdı tahtaya birbirimize sordururdu ve bilemeyen malum cetvelli cezayı alırdı. karşı taraf bilemezse bi de vicdan tarafı var olayın.. Keşke daha basit sorsaydım, acaba 9×9 mu deseydim vs.. ( bu arada 5ler ve altındakiler ile 10lardan sormak yasaktı) Vicdan yapmaktansa dayak yemeyi tercih ederdim. Ben daha basit sorduğum için arkadaşımdan daha fazla düşündüğümden yada daha fazla hata yaptığımdan genelde kaybettim ama daha çabuk çarpım tablosunu öğrendim ve ömrüm boyunca daha vicdanlı oldum. Neyse ki bir yıl sonra tayin oldu öğretmenimiz ve parmaklarımız rahat bir nefes aldı. Tıp fakültesine geldiğimde staj sınavlarında sözlü sınav geleneği vardır. Kadın doğum stajında hoca içeri iki iki aldı bizi ve dedi ki “-arkadaşına soru sor.” bir an düşündüm ve dedim ki ben bu anı bir yerden hatırlıyorum.. Parmaklarımın ucu sızladı. Vicdanımla aramızdaki ufak hesaplaşma sonrası ne oldu dersiniz. Rölativiteden kaldım. Ama hala vicdanım rahat, yine olsa yine aynısını yapardım.  İlkokul 3 te de tıp fakültesi 4 te de.. O gün iki şey öğrendim, sen ne kadar büyürsen büyü vicdanlar hep çocuk kalıyor ve vicdanı daha rahat olan arkadaşlar genelde beni buluyor..

15.07.2012

Küme (s) Çalışmaları

4 ve 5. sınıf dendiği zaman hemen aklıma küme çalışmaları gelir. Yüz yüze bakan iki sıra ve 6 öğrenciden oluşan hayatımızın ilk ekip çalışmaları.. Bir A kümesi vardı ki ,çalışkan kızlardan oluşan, acayip kıskanırdık ve öğretmenimizin onları daha çok sevdiğinden yakınırdık. Her ay yeni bir dergi ve anlatılması için paylaşılan üniteler ve deneyler. KÜMEEğitim hayatımın en interaktif zamanlarıymış şimdi farkediyorum. Bir keresinde duyu organlarımızla ilgili bir ünitede bana göz düştü. Bir mezbaada saatlerce ineğin parçalanışını izledim ve bekledim. sonunda kasap amca ineğin kafasını parçaladı ve gözlerini bana verdi sağolsun. Bir kavanoz içinde gururla okula getirip sunumumuzda kullanmıştım. Araştırmacı gençlik.. 

horozBir seferinde de tavuklar ile ilgili bir ünitede dedemin bir tanıdığı olan veterinerin yanına gitmiştim. Bir röportaj edasıyla görüşme yaptığımızı sanıyordum ama amca bütün üniteyi dergidekinin aynısı olacak şekilde harfi harfine yazdırmış. Sadece ek olarak “kümeslerde bir horoza 10 tavuk düşer” diye bir cümle eklemiş yani resmen dalga geçmiş. Üniteyi anlatmaya başlayınca ben kendimi büyük işler yapmış sanıyorum. İlkokul öğrencisi olarak meslek grubundan birileri ile ropörtaj yaparak ünite anlatıyorum sanıyorum, meğer dergide yazanları harfi harfine okuyorum. O gün rezil olmuştum ama çok önemli iki şey öğrenmiştim;

 “birincisi başkasına yaptırdığın işleri tekrar tekrar kontrol etmelisin çünkü kimse senin işini senin kadar ciddiye almıyor. İkincisi bir kümeste horoz başına 10 tavuk düşüyor. 

08.12.2012

İp Cambazı

  sirk

Ankaraya bir sirk geldi geçen günlerde.. Oğlumu götürdüm. O pazar gününün benim için en güzel yanı, yıllar yıllar önce çok değerli hocamla aramızda geçen bir diyaloğu hatırlatması oldu. Sene 2005.. Okuldan ayrılmayı planlıyorum. Sivil bir tıp fakültesinde devam etme niyetindeyim.kirlenmek2 Fikirlerine değer verdiğim bir hocamın yanına gidip durumu anlattım. Söylediklerini dün gibi hatırlıyorum. “Hekimlik ister içerde ister dışarda ip üstünde cambazlık yapmaya benzer. İçerde ipi spor salonunun içine gererler. Altında da ağ olur. Ne kadar tırmanırsan tırman üzerinde tavan vardır ama ayağın kaydığında da altında ağ… Dışarıda hekimlik yapmak istersen, o ipi açık havada gererler. Yükselirsen alabildiğine gökyüzü ama ayağın kayarsa çamura yapışırsın… Bana sorma boşuna… Ben uzmanlık sınavı için İstanbul plastik cerrahi ile ankara kadın doğumun sınavı aynı gün açıldı. Yolda ya başıma bir şey gelirse diye çok istediğim plastik yerine arada yol problemi olmayan kadın doğumu tercih ettim. bu senin tercihin.” o gün nedenini bilmediğim bir karar verdim ve kaldım. O günden bu güne bir kaç kere ayağım kaydı. Altımdaki ağa mı takıldım yoksa çamura mı yapıştım henüz karar veremedim. Sadece o gün bu gündür kafamın üzerindeki tavanı daha çok hissettim. Şimdi bakıyorum da o günden iki şey öğrenmeliyim. kirlenmekBirincisi; yeteri kadar cesur olmadığın zamanlar yeteri kadar hızlı yol alamıyorsun. Kendini güvende hissetme gereği seni yavaşlatan en büyük düşman. Ama çamurdan kalkıp ipe tekrar çıktığındaki tavansız hayaller ağdan kalkıp tekrar ipe çıktığındaki umutsuzluktan çok daha hızlı yol aldırıyor olmalı. Geçen yıllar, içeri ve dışarıdaki şartları yaklaştırdı. Artık alta gerili bir ağdan söz etmek mümkün değil ve görünen o ki tavansız gelecekler çok uzakta olmayacak. Değişmeyen tek şey altında gerili olan ipte yürüme marifeti. İkinci öğrenmem gereken ise; hocam bile bu konuşmadan bir yıl sonra artık tavansız bir hayatı tercih ettiyse “kirlenmek güzeldir”.

30.12.2012